
Onkoloji
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Göçmen, son yıllarda gelişen teknolojilerle birlikte beyin tümörlerinin hibrit ameliyathane ortamlarında yapılan cerrahilerle daha başarılı sonuçlar verdiğini, komplikasyonların azaldığını ve hastaların daha kısa sürede taburcu edilebildiğini belirtti.
Beyin tümörleri hastalarda sık karşılaşılan ve çoğu zaman hızlı seyir gösterebilen tümörler arasında yer alıyor. İyi huylu tümörler de zaman zaman hayatı tehdit edebiliyor. Bazı iyi huylu tümörler, çevresindeki önemli damar ve sinir yapılarına yapışarak ameliyatla tam olarak çıkarılamayabiliyor ve yeniden ortaya çıkabiliyor. Hatta nadir de olsa bazı iyi huylu tümörler kötü huylu tümöre dönüşebiliyor. Ancak çevresindeki beyin dokusuna yayılım göstermeyen, sınırları belirgin tümörlerde ameliyatla tam çıkarılma şansı daha yüksek oluyor.
Kötü Huylu Beyin Tümörlerinin Tedavisi:
Ameliyat, Işın ve İlaç Tedavisi
Beyin kanserlerinin çoğunu, kontrolsüz ve anormal çoğalma özelliği gösteren glial tümörler oluşturuyor. Bu hücreler hızla büyüyerek çevredeki sağlıklı dokulara uzanabiliyor, nadir de olsa omuriliğe ya da vücudun diğer organlarına yayılım gösterebiliyor.
Yaşam süresi; tümörün patolojisine, hastanın yaşına, ışın (radyoterapi) ve ilaç (kemoterapi) tedavisi alıp almamasına bağlı olarak değişiyor. Kötü huylu beyin tümörleri metastatik olabiliyor. Bu tümörler vücudun başka bir yerindeki kanserin beyne yayılması sonucu oluşabiliyor. En sık akciğer, meme, kalın bağırsak, mide, cilt ve prostat kaynaklı yayılımlar görülüyor.
Kötü huylu beyin tümörlerinde, gelişen cerrahi teknikler, biyopsi yöntemleri, ışın ve ilaç tedavilerindeki ilerlemeler sayesinde tümörü kontrol altına almak artık mümkün hale geliyor. Tedavide amaç; tümörün mümkün olan en güvenli şekilde çıkarılması ve hastanın yaşam kalitesinin korunması.
Beyin tümörü cerrahisinde kullanılan nöronavigasyon sistemleri ve özel ameliyat mikroskopları sayesinde daha küçük kesilerle, tümörün en az hatayla ve maksimum düzeyde çıkarılması sağlanabiliyor. Hibrit ameliyathaneler sayesinde daha önce çok zor ve riskli kabul edilen kompleks ameliyatlar artık çok daha güvenli şekilde yapılabiliyor.
Bu yöntemler; daha az cerrahi travma, daha kısa operasyon süresi, daha az kan kaybı, daha az komplikasyon, daha kısa hastanede yatış süresi ve daha düşük maliyet gibi önemli avantajlar sağlıyor.
Tedavi sürecinde, moleküler patoloji alanındaki gelişmelerin de büyük katkısı bulunuyor. Günümüzde artık sadece tanı koymak değil, doğru tedaviyi belirlemek için de patoloji sonuçları yol gösterici oluyor. Bu sayede kişiye özel, daha akılcı ve daha etkili tedavi planları oluşturulabiliyor.
